26 Mayıs 2012 Cumartesi

ANNEM


Bugün annemin doğum günü, 63 yaşını geride bırakıyor. 3 kişilik bir kardeş topluluğunun ortancası kendisi. Yukarıdaki fotoğrafta solda teyzem, ortada rahmetli dayım ve sağda annemi görebilirsiniz.
***
Annem Türkiye'nin ilk kadın gözlükçülerinden, döneminin birincisi. Bildiğim kadarıyla kendi müşterilerinin gözlüklerini takabilen tek kadın gözlükçü. İş hayatına öğretmen olarak başlayan annem nasıl gözlükçü oldu, işte hikayesi..
***
Annem Sema San, oldukça başarılı bir öğrenciymiş. O dönemler iftiharla geçmek makbulmüş, kendisi hep iftihar alırmış. Hayali hakim olmakmış, ancak dedemin engeline takılmış. Oldukça zengin -Sünnetçi Şevket Ağa olarak bilinen- bir babadan olan dedem büyük bir iflas geçirince, lisede okumak yerine öğretmen okuluna gönderilen annem, gizlice lise sınavlarına girip dışarıdan bitirmeye karar vermiş. Ancak dedem rahmetli Nuh demiş peygamber dememiş. Kaderine boyun eğen annem, zorla öğretmen okulunda okumaya mecbur edilmiş. Öğretmen okulunda okurken 'Paydos' isimli oyunda başrol oynayan annemin ailemize mahsus tiyatro yeteneği dönemin valisi tarafından keşfedilince kendisine burslu konservatuvar yolu açılmış ancak dedeme kimse söz geçirememiş. Şimdi düşününce, dedemin yobazlıktan değil (her gece rakısını içerdi), annemi çok sevdiğinden başka bir yere göndermek istemediğini düşünüyorum.. Öğretmen olan annem, bir kaç köyde mesleğini yaptıktan sonra, o zamanlar gözlükçülük yapan babamla tanışmış. Aralarında 13 yaş olmasından dolayı tekrar dedemin engeline takılsa da, bu sefer kendi kararını verip, babamla evlenmiş. Nikah fotoğraflarında surat asan dedem ve anneannemin daha sonra suratları gülünce, annem doğru karar verdiğini anlamış. Ablam Harika'dan sonra aralarına ben katılmışım.
***
Annem benim ilkokul öğretmenimdi aynı zamanda. Sınıfımızdaki Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocukları haftasonları bizim eve çağırır, banyolarını yaptırır, kıyafet alır ve de onları ücretsiz ders çalıştırırdı. Bu yüzden ablam ve ben insan ayırmayız. Akademisyenlik yıllarımın rol modelidir annem. Öğrencileriyle bütünleşir, onlara her açıdan destek olurdu. Hatta bize nehirleri, platoları daha iyi anlatmak için babama kum masası yaptırdı. Kumdan dağlar tepeler yapan annem, renkli toz boyalarla nehirleri ovaları renklendirerek bize üç boyutlu ders anlatmıştı. Bir sene süreyle ayağından rahatsızlanıp yatınca mesleğine ara veren annemin öğretmenlik mesleğine vedası tarihin tekerrürüyle gerçekleşti, babamın iflası!
***
Babam anneme çok değer verir, hala da öyledir. Annem Çanakkale'nin kendi arabasına sahip ilk kadın şoförüdür. Muhtemelen de adının yazılı olduğu sürat teknesi hediye edilen ilk kadını! Babam işlerini hızla büyütmesinden kaynaklanan böyle bir olayı yaşayınca, annem öğretmenlik mesleğinden emekli olup, kendi gözlükçülük diplomasıyla 1989 yılında ikinci gözlükçü dükkanımızı açtı. Kendi maaşıyla biriktirip aldığı küçük arazisini satarak açtığı dükkanda, senelerce çalıştı hala da çalışmakta. Çok iyi gözlük markalarını Çanakkale'ye ilk getiren o'dur, beni 15 yaşındayken yanına arkadaş yapıp gece otobüsüyle İstanbul'a gelerek gözlükçü hanlarında sabahlayan da ta kendisi...
***
 Annemin hakkını ödeyemeyiz. Ailemiz için gerçekten çok çalıştı, babamın da bizlerin de hala en büyük destekçisi kendisidir. Birçok mesleği şanssızlıklardan dolayı icra edememiş olsa da, işine sadıktır. her gün dükkanını kendi açar kendi kapatır. Dürüsttür, hırslıdır, dedikoduyu sevmez, direktir. Erkek gibi kadındır. Tuana ve Aleyna'nın anneannesi, babamın "Hoca"sıdır. Bizim de Semoş'umuz!

Free Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder