İstanbul'dan Mika geçti. Gözlük gurusu olarak şahsın da kendisini izledi..
Bir önceki yazımdan da okuduğunuz gibi, Fashion@EYE (mütevazı olamayacağım) muhteşem gözlükleriyle Miller'ın düzenlediği Freshtival'daydı. Think Organizasyon'dan sevgili Tümay ile Den'de buluşmamızın ardından hayata geçen bu fikir, gene Tümay'ın gayretleriyle benim için muhteşem bir deneyime dönüştü. Organizasyon süperdi, Tümay ise megaydı..
Sabah 09:00'da standı kurmaya başladığımda sound check başlamıştı bile. Boş alanda yankılanan ses eşliğinde değme pazarcılar gibi standı hemen kurdum. Zaten ilk satış da sabah 09:35 de başladı. Hava bunaltıcı sıcaktı ve dolayısıyla Küçükçiftlik Parkı saat 19:00 gibi dolmaya başladı.
Saat 20:00'de ise adım atılacak yer yoktu. Benim için şaşırtıcı olan ise, vintage güneş gözlüklerinin gece satılması oldu. Standın önündeki yoğun kalabalık beni arada çıldırtsa da, gösterilen ilgi beni çok sevindirdi, yanılmamıştım: Türkiye'de de bu gözlüklerin kıymetini bilen insanlar vardı.. Öğrenciler, yetişkinler, ünlü simalar gözlükleri aldıkça, daha da mutlu oldum, vintage gözlük hastalığını onlara da bulaştırdım :)
Mika'nın sahneye çıkmasıyla Hande, Lale, Deniz, Aydın, Didem, Ersoy, Hazal, Pınar, Gökçe, Yasemin hep beraber coştuk.. Sahnede güzel bir show ve tüm enerjisiyle Mika bizi kendimizden geçirdi.. Muhteşem Türkçe aksanına ise çok şaşırdık.
Show bittikten sonra ise benim için en önemli an , kulis arkası Mika'yla tanışmaydı. Tümay sağolsun beni kulise soktu ve Mika'ya içim hafiften acısa da koleksiyonun en güzel parçalarından ikisini hediye ettim. Bir dünya starı olarak mütevazılığı, sevecenliği ve her zamanki stili ile Mika karşımdaydı. Toplamda 60 saniye süren bu fasıl, kuşkusuz benim için çok önemliydi, çünkü babamın gözü gibi baktığı iki gözlük, bir dünya starının ellerindeydi.. Gerçekten çok mutlu oldum.
Nereden nereye dedim..
Standa döndüm, toparlandım, parktan çıktım..
Elimde bavul, ayna ve Audrey Hepburn fotoğrafıyla Nişantaşı'na doğru yürümeye başladım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder