5 Ağustos 2016 Cuma

GÖZLÜKTEN NASIL EKMEK YENİR?



Geçtiğimiz hafta beraber gözlük deneme şerefine nail olduğum bir beyefendinin yorumuyla başladı her şey. Denemekte olduğu gözlüklerden biri için 'Bundan çok ekmek yenir' diyince başlayan sohbet, benim bu yazıyı yazmama kadar geldi.
İlk olarak altını çizmek istediğim konu, burada kast edilen 'ekmek yeme' konusunun gözlük sektörünün genel piyasa durumuyla ilgili olmadığı. Yani ekonomi ile ilgisi yok. Zaten tüm ünlü modaevi CEO'larının dediği gibi, para gözlükten kazanılıyor, zenginin parası züğürdün çenesini yorar misali, bir de benim bahsetmeme gerek yok :)
Ancak gözlük sayesinde iş dünyasında da asıl manaya yakın, bol bol 'ekmek' yiyebilirsiniz. Karşınızdaki iş arkadaşı ya da iş vereninizde olumlu izlenim bırakabilir, güvenilir olduğunuzu hissettirebilirsiniz.
Her zaman söylüyorum, gözlük beden dilimizdeki en önemli aksesuar, gözümüzde taşıyoruz. Gözlük, ilk saniyelerde karşımızdakine bizlerle ilgili çok şey anlatıyor, güven ilişkisi kurmamıza yardımcı oluyor. Yani gözlük, güneş gözlüğü gerçekten ekmek yediriyor, hem de sapına kadar :)



Sapı ısırmak belki de daha iyi!

Yapılan araştırmaya göre, gözlük sapları gibi nesneleri ağızlarına sokan kişiler, bebeklik döneminde annesinin memesini emerken duyduğu rahatlığı dışa vuruyorlar, bu yolla istemeden de olsa karşıdaki kişiye güvendiğinin tekrar altını çiziyorlar. Yani biz karşımızdakine güvenince buna benzer bir eylemde bulunuyoruz ya da karşımızdaki böyle bir eylemde bulunursa, biz güvenilmekte olduğumuzu daha fazla hissediyoruz.



Jennifer Lopez Max Mara gözlüğüyle daha mı zeki, daha mı çekici?


Saptan başladık ama ilk önce genel olarak gözlük. Toplumda fikir nedir bilemem ama belki de babamın gözlükçü olduğundan, kimseyi 'dört göz' olarak görmedim. Dolayısıyla gözlüklü birini gördüğüm zaman beynimde asla 'daha az zeki' ya da 'daha çok zeki' şeklinde bir imaj belirmez. Günümüzde yapılan bir çok araştırmada, gözlük takan kişilerin, tanışma anının ilk dakikalarında (ister kişisel ister profesyonel bir buluşma olsun) daha zeki olarak algılandıklarını gösteriyor. Yani iş toplantısında gözlük takmak aslında bir avantaj, ancak ilk buluşmada gözlük takmak belki o kadar da iyi fikir değil! Sonuçta gözler gönlün penceresi, araya bir şey katmamak lazım.



Politikacıların acilen çerçeveli gözlüklere geçmesi lazım.

Ancak burada seçilen çerçevenin formu çok önemli, bu konuyu daha önceki yazılarımda detaylı olarak görebilirsiniz. Köşeli çerçevelerin yüzümüzü daha köşeli yaptığını ve bu yüzden daha ciddi, yuvarlak gözlüklerin ise tam tersi, yumuşak başlı algısı yarattığını belirtmiştim. Çerçevenin inceliği ya da kalınlığı konusunda yeni karşılaştığım bir araştırma ise, kafamdaki hipotezi doğruladı. Araştırmanın sonucu gösteriyor ki, gözlük takan kişiler; zeki, muhafazakar (gerçi taktığınız gözlükle ilgili diye düşünüyorum, lens rengi de önemli), eğitimli ve içten olarak algılanıyorlar.
Ancak daha kalın çerçeveli gözlük takanlar bu sıfatlara daha çok maruz kalıyorlar, araştırmacılar bunun sebebini dünya liderlerinin bu tür gözlükleri daha çok tercih etmiş olmasına bağlıyorlar. Araştırma ince çerçeveli gözlüklerin takanları daha güçsüz hatta bana göre 'pek rengini belli etmeyen şahsiyet' imajını verdiğini söylüyor, bu yüzden de özellikle işadamı ve politikacıların duruş ve karakterlerini yansıtan gözlük takmalarını şiddetle destekliyorum.



Sağdaki mi soldaki mi? Esas soru bu :) image: buzzfeed.com


'Bizi nasıl bir gözlük daha çekici yapar?' sorusunun cevabı ise net,  hafif yukarı kalkık koyu kemik güneş gözlükleri hem kadın hem erkekleri daha çekici yapıyor, çünkü gözlüğün çerçevesi ifademizi ve kemik çizgimizi tekrar şekillendiriyor. Ray Ban Wayfarer modelinin best seller olma sebeplerinden biri bu, hem neredeyse her yüze yakışıyor hem de gözlüğü taktığımızda bizi daha çekici yapıyor. İspatını bu linkten görebilirsiniz :)


Gözlükleri arada çıkarmakta fayda var

Bir de gözlük takıp çıkarma konusu var ki oldukça mühim. Biliyorsunuz, özellikle koyu lensli güneş gözlükleri gözlerimizi saklıyor. Dolayısıyla karşımızdakiyle konuşurken aramıza bir engel koyuyoruz. Yapılan araştırmalar bu konudaki görüşlerimi destekliyor. Gözlük çıkarmak, aradaki engeli kaldırarak karşımızdakine ilgimizi belli etmek anlamına geliyor. Eğer bir iş toplantısında, gözlüklerinizi çıkarır ve dinlerseniz (yakın gözlükleriniz de olabilir), karşınızdaki kişiye 'Seninle gayet ilgiliyim' mesajı veriyorsunuz. Özel durumlarda ise aşağıdaki fotoğraf çok güzel bir örnek :) Toplum önünde konuşma yaparken kürsü yerine podyumu gezerek konuşmak, ya da bir kokteyl toplantıda masanın arkasından çıkmak ve birisiyle konuşurken bardağı iki kişi arasında değil, masada tutmak da aynı etkiyi yaratıyor. Bilginize.



Hanımlar, arada gözleri gösterelim.

Güneş gözlüğü lens rengi konusuna gelince, koyu renkli lensler ne yazık ki kadın ve erkeğe adil değil. Daha önce yazmış olduğum Dr. Glenn Wilson'un bu araştırmasından çıkan bir gerçek, koyu lensli gözlük takan erkeklerin kadınlar tarafından daha çekici bulunduğunu gösterirken, durum kadınlar için tam tersi. Hafif meşrep olarak algılanmak an meselesi, sebep nereye bakıldığının belli olmaması. Dolayısıyla her ortamda 'ekmek yemek' isteyen tüm hanımefendilerin gözlerini hafiften gösteren güneş gözlüklerini tercih etmelerini şiddetle öneriyorum.
Umarım bu konudaki araştırma ve yorumlarım yardımcı olmuştur. Bu tavsiyeleri dinleyen ve uygulayan herkese şimdiden başarılar diliyorum.

http://westsidetoastmasters.com/resources/book_of_body_language/chap13.html